BAĞDA DANE SİLKMESİ
BAĞDA DANE SİLKMESİNİN NEDENLERİ VE ÖNERİLER
Dünyada çok geniş bir alanda üretimi yapılan bağın(asmanın) Anavatanı konusunda birbirinden çok farklı görüşler vardır.Fakat araştırmalardan elde ettiğimiz sonuç bağcılığın çok eskilere kadar dayandığını göstermektedir. Dünyada bağcılık genel olarak kuzey yarım kürede 20–52, güney yarım kürede ise 20- 40 enlem dereceleri arasında yayılmış bulunmaktadır . Sıcaklık bağcılığın dünyada bu enlem dereceleri dışına doğru yayılmasını önleyen en önemli faktördür. Bağcılık için yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz, kültür asması (Vitis vinıfera L.) ve bağcılık kültürünün anavatanı olması nedeniyle zengin bir gen potansiyeline sahiptir, iklim koşullarının uygun olması ve asmanın heterozigotik yapısından dolayı çok geniş çeşit ve tip zenginliğine sahiptir. Üzümlerde çekirdeksizlik, erkencilik, geççilik, verim ve kalite yüksekliği çok önemli genetik karakterler olup, bu karakterler ilk defa Anadolu’nun lokal çeşitlerinde ortaya çıkmış ve yayılmıştır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılan çeşit belirleme çalışmalarında ülkemizde 1200 üzüm çeşidi veya tipinin mevcut olduğu belirtilmektedir.
Ülkemizde gerçekleştirilen üretimin büyük bir çoğunluğu sofralık ve kurutmalık; bir kısmı da şaraplık olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanında pekmez, pestil, köfter, sucuk, ezme gibi farklı değerlendirme yolları da vardır. Yaş üzüm üretiminin tüm meyve üretimimiz içindeki payı %30,7’dir. Asma hemen her toprakta yetişebilmesi; az sulamayla yetinmesi ve yamaç arazilerde de uyum sağlaması nedeniyle tercih edilmektedir. Ayrıca üzümün birçok değerlendirme şeklinin olması da dünya üzerinde en fazla üretilen meyve olmasına yol açmıştır. Ülkemizde üretilen toplam yaş üzümün %35,4’ü sofralık, %41,7’si kurutmalık, %5,5’i şaraplık olarak, %8,8’i çeşitli gıda ürünleri elde etmek amacıyla kullanılmaktadır. Üzümün diğer değerlendirme ürünlerinden pekmez, sucuk, reçel, köfter, bastık, samsa, pestil vb. yoğun olarak iç pazarda tüketilmektedir.
Ülkemizde yer alan 9 tarım bölgesi içinde hem alan, hem de üretim yönünden Ege Bölgesi birinci sırada gelmektedir. Sadece bu bölgemiz bağ alanlarının %28,5’ine, üzüm üretiminin % 45,6’sına sahiptir. Modern bağcılık tekniği sayesinde dekara ortalama kuru üzüm verimi bazı yerlerde 1.000 kg’ın üzerine çıkmıştır. Son yıllarda tesis edilen hemen hemen bütün bağlarda telli terbiye sistemleri kullanılmaktadır. Bölgede kurutmalık üzüm yetiştiriciliği yaygın olarak yapılmakta olup, %90 oranında yuvarlak çekirdeksiz üzüm çeşidi üretilmektedir. Toplam kuru üzüm üretiminin %85’lik bölümünü ithal eden en büyük alıcılar İngiltere, Hollanda ve Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkeleridir.
Sofralık olarak ise Manisa’nın Alaşehir, Sarıgöl ilçeleri, Denizli’nin Buldan ve Çal ilçeleri yoğun üretim yapan ve ürünlerini dış pazarlarda değerlendiren yörelerdir. Ege Bölgesi son yıllarda şaraplık bağcılık açısından da önemli gelişmeler içerisindedir. Denizli’nin Güney ilçesi, İzmir’in Kemalpaşa, Urla ve Çeşme ilçeleri ve Manisa’nın Turgutlu ilçelerinde geniş alanlarda modern şaraplık amaçlı bağlar tesis edilmiştir. Bağ alanı ve üretim açısından ikinci sırada gelen Akdeniz Bölgesi erkenci üzüm yetiştiriciliği açısından önemlidir. Örtü altı bağ yetiştiriciliği son yıllarda artmıştır. Yalova İncisi ve Trakya İlkeren çeşitleri ile artık Mayıs ayı sonunda ilk turfanda ürün alınabilmektedir. Akdeniz Bölgesi’nde yayla bağcılığı konusunda da gelişmeler vardır. Marmara Bölgesi’nin Trakya kesiminde şaraplık, Anadolu tarafında ise orta mevsim ve geç mevsimde olgunlaşan sofralık üzüm çeşitleri yetiştirilmektedir. Tekirdağ ve Edirne’de şaraplık üzüm üretimi çok yaygındır, ürünleri ise genellikle özel sektöre ait şarap fabrikalarında değerlendirilmektedir. Ülkemizin diğer bölgelerinde de standart üzüm çeşitlerine ait bağlar bulunmaktadır. Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP)’nin kapsamında Güney Doğu Anadolu Bölgemizde bağcılık daha önemli hale gelecektir. Bağcılıkta son yıllarda ortaya çıkan büyük değişimlere rağmen, Türkiye bağlarının büyük bölümünde, mekanizasyona elverişli olmayan terbiye şekli kullanılmaktadır. Oysa insan iş gücünün azalması mekanizasyonun artması gerekmektedir. Bunun için geleneksel terbiye şekli olan Goble vb. sistemlerden hızla yüksek telli sistem bağcılığa geçilmelidir.
Asmalarda uyanma ile çiçeklenme arasında çeşitlere göre değişmekle birlikte 6-9 haftalık bir süre vardır. Çiçeklenme iklime bağlı olarak 7-10 gün sürebilir. Çiçeklenmeden sonra tozlanma ve döllenme olur. Genel olarak salkımda açan çiçeklerin %50-60’ı tane bağlamadan dökülmektedir. Tozlanma ve döllenmeden sonra tanelerin salkım üzerinde kalması, çeşide özgü taneyi oluşturmak için büyümeye devam etmesi tane tutumu olarak adlandırılmaktadır Salkımlarda görülen aşırı tane seyrekleşmesi verimi ve kaliteyi olumsuz etkiler. Asmada silkme iklim, anaç, çeşit ve omcadan kaynaklanan nedenlerden olabilir. Araştırıcılara göre aşırı beslenme ve vegetatif gelişmenin fazla olması, kuvvetli toprak üzerinde kuvvetli anaçların kullanılması, aşırı gübreleme ve sulama veya bunların tersi silkmenin başlıca nedenleri sayılabilir. Olgun yaprak tarafından üretilen karbonhidratlar omcanın kök, gövde, genç yaprak, sürgün uçları ve salkımlara doğru taşınarak kullanılır veya depo edilir. Omcanın kök, gövde, genç yaprak, sürgün uçları büyümek zorunda olduğundan bu maddeleri daha çok kullanmak durumda kalırlar. Bu maddeler salkımlarda bulunan çiçeklerin dişi organının gelişmesi ve çiçek tozlarının oluşmasında da kullanılır. Aynı maddere birçok organın ihtiyaç duyması, salkımların yeterince beslenememesine neden olur ve silkme meydana gelir.
Terim olarak silkme Fransızca “coulure” ,İngilizce “shatter” olarak ifade edilmekte ve birçok araştırmacıya göre tanımı değişmektedir.Silkme döllenmenin olmaması veya embriyonun çok erken dönemde aborsiyonu,absisyon tabakasının aktivasyonu sonrası çiçek organlarının düşmesidir.Üretim ve tüketim merkezleri arasında azot ve karbon beslenmesi açısından bir dengesizlik ve absisyon tabakasının oluşumunu destekleyen Etilen hormonununda katkısı sonucu meydana gelen karmaşık bir olaydır (Carbonneau ve ark.2007).Silkme, fizyolojik sebepler ve hava şartları nedeniyle asma çiçeklerinin döllenmemesi,sonuçta taneye dönüşememesi ve çiçeklenmeyi takip eden çok kısa bir süre sonra dökülmesi olarak tanımlanmaktadır (Bessis and Fournioux ;1992-Blouin and Guimberteau;2000).Diğer bir deyimle zayıf meyve tutumu diyebiliriz.Yıldırım ve ark.(2005) ve Çelik (2007) silkmeyi; taneler 1-2 mm iken tanenin büyümesinin durması , tane sapının başlangıçta açık bir renk sonra tane ile birlikte kuruyup , salkım sapına bağlı olarak kalması veya düşmesi şeklinde tanımlamışlardır.Araştırmalara göre salkımda kalan taneler normal olarak gelişmekte ve salkım seyrek olmaktadır. Ayrıca salkım üzerinde tanelerin kurumuş halde kalması veya döllenmiş tanelerin dökülmesinin ,yapraklarda oluşan karbonhidratların salkıma az veya çok gelmesinden kaynaklandığını belirtmişlerdir.
SİLKMEYE NEDEN OLAN FAKTÖRLER:
Asmada silkme birçok faktörden kaynaklanmaktadır.Silkmede etkili olan faktörlerin ; iklim,çevre,çiçeğin yapısal olarak görev yapamaması(polen veya embriyonun kusurlu olması), asmanın beslenmesi ve su alımı, üretim-tüketim merkezlerinin ilişkisi vb.
§ olduğunu belirlemişlerdir. Bağlarda silkmenin genetik özellikler, iklim faktörleri, toprak bileşimi, kültürel işlemler (Bessis, 2005). 1993), fizyolojik nedenler, hastalık ve zararlılardan (Çelik, 2008) etkilendiği araştırıcılar tarafından belirtilmiştir.
Bazı çeşitler diğerlerinden daha hassastırlar (Grenache, Merlot, Petit Verdot, Négrette): Fizyolojik bir sebep olarak görülmelidir. Şekerin yeniden dağıtılmasındaki bir bozukluk, çiçeklenmeden yaklaşık on gün sonra gerçekleşir. Şekerler, bitkisel aparata, demetlerin zarar görmesine yol açar ve ikisi arasında rekabet yaratır. Bu, birtakım meyvelerin artık büyüyemediği ve düşmediği anlamına gelir.Silkmenin nedenleri arasında:
§ aşırı gübre
§ çok güçlü olan anaç seçimi
§ çok verimli olan topraklar
2. SiLKME
Asmalarda uyanma ile çiçeklenme arasında çeşitlere göre değişmekle birlikte 6-9 haftalık bir süre vardır. Çiçeklenme iklime bağlı olarak 7-10 gün sürebilir. Çiçeklenmeden sonra tozlanma ve döllenme olur. Genel olarak salkımda açan çiçeklerin %50-60’ı tane bağlamadan dökülmektedir. Tozlanma ve döllenmeden sonra tanelerin salkım üzerinde kalması, çeşide özgü taneyi oluşturmak için büyümeye devam etmesi tane tutumu olarak adlandırılmaktadır Salkımlarda görülen aşırı tane seyrekleşmesi verimi ve kaliteyi olumsuz etkiler. Asmada silkme iklim, anaç, çeşit ve omcadan kaynaklanan nedenlerden olabilir. Araştırıcılara göre aşırı beslenme ve vegetatif gelişmenin fazla olması, kuvvetli toprak üzerinde kuvvetli anaçların kullanılması, aşırı gübreleme ve sulama veya bunların tersi silkmenin başlıca nedenleri sayılabilir. Olgun yaprak tarafından üretilen karbonhidratlar omcanın kök, gövde, genç yaprak, sürgün uçları ve salkımlara doğru taşınarak kullanılır veya depo edilir. Omcanın kök, gövde, genç yaprak, sürgün uçları büyümek zorunda olduğundan bu maddeleri daha çok kullanmak durumda kalırlar. Bu maddeler salkımlarda bulunan çiçeklerin dişi organının gelişmesi ve çiçek tozlarının oluşmasında da kullanılır. Aynı maddere birçok organın ihtiyaç duyması, salkımların yeterince beslenememesine neden olur ve silkme meydana gelir. Silkme farklı şekillerde ve tane gelişminin farklı zamanlarında ortaya çıkabilir. Ġklim nedeniyle ortaya çıkan silkme: Yetersiz döllenme sonucu normal çiçek dökülmelerinin ardından yeniden çiçek dökülmeleri meydana gelebilir. Çoğunlukla çiçeklenme zamanı meydana gelen yağışlar bu duruma neden olur. Tane tutumunun az olmasına çiçeklenme dönemindeki 30 °C’nin üzerindeki veya 13 °C’nin altındaki sıcaklıklar ve çiçeklenme dönemindeki su eksikliği stresi (sıcaklığa bağlı olarak) de etki edebilmektedir. Fizyolojik silkme: Taneler 1-2 mm iken büyümenin durması, tene sapının başlangıçta açık bir renk alıp daha sonra tane ile birlikte kuruyarak salkım sapına bağlı olarak kalması veya dökülmesidir. Diğer taneler normal gelişmelrini sürdürebilir. Normal taneler ile kurumuş taneler salkım iskeletinde birarada da durabilir. Buna sebep olarak salkıma karbonhidraların az veye çok gelişi gösterilmiştir. Ayrıca aşağıdaki nedenlerden dolayıda silkme meydana gelebilir.
Tanelerin normal iriliğini alamaması, küçük kalması, çekirdeğin oluşmaması ve partenokarpik meyve tutumu (boncuklanma-Millerandage) tane tutumundan hemen sonra farkedilmeyip ileriki aşamalarda kendini göstermektedir.
Çiçek salkım taslaklarının oluşumu ile gözün uyanma ve sürmesi arasında gelişmenin durması ve salkım taslaklarının sülük taslağına veya salkımların sülüğe dönüşmesi (Le Flage –filage) görülebilir. Kuvvetli anaç ve toprak, düşük sıcaklıklar ve kapalı gün filage oluşumun artırabilir. Ayrıca fazla dallı salkımlara sahip çeşitlerde daha çok görülebilir.
Bazı elemetlerin (bor veya çinko) yokluğu veya azlığı,
Bazı hastalık ve zararlılar (mildiyö, anyraknoz, ölükol, botritis)
Kullanılan ilaçlar (bordo bulamacı-salkımlarda yakma veya fotosentezi frenleyici etki) Verim, kalite ve tane içeriği üzerine olumsuz etki yapan silkmeyi önleyebilmek için bazı teknik ve kültürel uygulamalar yapılabilmektedir. Bunlar; uç alma (yam çiçeklenme devresinden birkaç gün önce), tepe alma, bilezik alma (tane tutumunu artırmak için tam çiçeklenmeden 1 hafta önce, çekirdeksiz çeşitlerde taneyi irileştirmek tane tutumundan heme sonra) , boğma ve kimyasal madde (CCC, SADH, Alar vb.) uygulaması yer almaktadır.
İLETİŞİM
Hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için hemen iletişime geç.