AZOT FİKSASYONU VE AZOT BAKTERİLERİ
AZOT FİKSASYONU VE AZOT BAKTERİLERİ
Sevgili okuyucularım,bu ay sizlere Azot Bakterilerinden ve toprağa havanın serbest azotunu fikse eden bitkilerden bahsedeceğim.Üreticiler hep şunlardan şikayet eder dururlar.Tüm tarımsal girdilere (ilaç,gübre,tohum,sulama malz. Vs.) zam geliyorda niye bizim
sattığımız ürünlere zam gelmez,yıllardır meyveler ve sebzeler hemen hemen aynı fiyattan gidiyor.Bu konuda üreticilerimiz haklı,geçenlerde birkaç Basın-Yayın kuruluşlarında, gazete ve televizyonlarda bu konuyla ilgili bir kaç haber çıktı.Özellikle marul,maydonoz ile ilgili haberler
oldukça ilginçti.Tarladaki fiyat ile tüketiciye ulaşan son fiyat arasında % 380 fark vardı.Bu konuda herkese görev düşmektedir.Üreticiden,ziraat mühendislerine,odalara ve tüketicilere
görev düşmektedir.Bazı projeler yarım kalmakta,uygulama yapılmamakta,destek ve takipler yetersiz olmaktadır.
Dünya nüfusu hızla artmakta ve bu artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılan çalışmalar arasında bitkisel üretimin veriminin artırılması büyük önem arz etmektedir.Verim
artışını sağlayan en önemli besin elementlerinden biriside azottur(N).Azotun temel besin elementlerinden biri olmasının nedeni,bitkinin organik yapısı içinde yer alması ve bitkinin
daha çabuk büyümesini sağlamasıdır.Azot tüm bitkilerin önemli yapısal unsurlarının bileşimi
olarak kabul edilen proteinin yapı taşı olmakla birlikte klorofil,enzim ve vitaminlerin de yapısında yer alan önemli bir besin elementidir.Aynı zamanda azot,tabiatta en yüksek oranda (% 78) bulunan ama eksikliği en fazla görülen besin elementidir.Atmosferde bulunan azot(N2)
bitkilerin alabileceği formda (NH4+;NO3-) değildir.İşte bitkiler çevresindeki bunca azota rağmen bu elementin noksanlığında fonksiyonlarını yeterince gerçekleştiremezler.Bitkiler atmosfer azotunun yarayışlı formlara geçmesi için 3’ lü bağının 2’li bağa indirgenmesi ve hidrojen ya da oksijenle birleşmesi gerekir.Diğer bir ifadeyle bitkiler yukarda da belirttiğimiz gibi NH4+ ve NO3- formunda ki azotu kullanabilir.Bununda doğadaki canlılar içinde özellikle toprakta bulunan
serbest ve serbest olmayan bakteriler (prokaryotik bakteriler) tarafından gerçekleştirildiği bildirilmektedir (Fritsch.1990).
Tarım toprağının 5 cm derinliğindeki yüzey tabakasında,dekara 2 tondan fazla bakteri,mantar
Aktinomiset,algler,protozoa gibi toprak mikroorganizmaları bulunmaktadır.Özellikle ilkbahar ve yaz mevsiminde topraktaki mikroorganizma sayıları tonlarca canlı ağılrlığına ulaşmaktadır.Azot ise bu canlıların yaşaması için makro düzeyde gerekli bir besin maddesidir.Üstelik karasal ekosistemin önemli bir bileşeni olan ototrof ve heterotrof canlılar ortamdaki azotu kullanabilmek için birbirleriyle rekabet ederler.Bu nedenle azotun doğal ekosistem içerisindeki
mikrobiyolojik döngüsünde toprak canlılarının rolü oldukça önemlidir.
Dünyada protein gereksiniminin giderek artması ile mineral azotlu gübre üretimi ve kullanımı da artarak çeşitli çevresel sorunlar ortaya çıkmıştır.Bu nedenle doğada azot bağlayıcı
Mikroorganizmalar,özellikle Rhizobium spp. bakterilerinin baklagil bitkileri ile ortak yaşamı sonucu gerçekleştirilen biyolojik azot fiksasyonunun önemi gün geçtikçe artmaktadır (Gök,2009)
Bitkilerin azot gereksinimi,atmosfer azotunun bakterilerce toprağa bağlanmasının yanı sıra,mineral gübrelerin toprağa verilmesi ile de karşılanmaktadır.Günümüzde bitkilerin azot ihtiyacını karşılamak için toprağın azot miktarını artırmada önemli rolü olan baklagillerin ekim nöbetine konulması yerine çoğunlukla mineral azotlu gübre verilmesi yoluna gidilmektedir.
Bu amaçla dünya da yılda 50 milyon ton azot üretilmektedir.Böylece sadece enerji masraflarıyla
da kalınmayıp,azotlu gübrenin bir kısmı yıkanma,bir kısmı denitrifikasyon yoluyla topraktan uzaklaştığı için kullanılan gübrelerden optimal şekilde bitkinin yararlanması mümkün olmamaktadır.Azotlu gübrelerin taban suyuna ve içme suyuna karışması sonucu çevre kirliliğne neden olmaktadır.Yine denitrifikasyon sonucu ortaya çıkan azot gazları küresel ısınmaya neden olmaktadır (Coşkun,2004;Doğan ve ark.,2006;Gök ve ark. 2006).
Topraklarımızın büyük bir kısmı mineral azot yönünden fakirdir ve azot ya değişik yollarla
( denitrifikasyon,yıkanma,volatilizasyon gibi) bitki kök bölgesinden uzaklaşabilir ya da immobilizasyonla bitkiler için elverişsiz formlara dönüşebilir.Bu nedenle modern tarım uygulamaları arasında azot gübrelemesi önemli bir yer tutmaktadır.Fakat azotlu gübrelerin üretim maliyetlerinin yüksek olması ve ya uygulama esnasında çevreye zarar vermesi uygulamaları sınırlamaktadır.Azotlu gübre uygulaması tamamen terk edilemez,çünkü üreticiler bu uygulamaları defalarca tecrübe edinmişlerdir.Ancak,en azından fasulye,bakla,bezelye gibi baklagillerde,simbiyotik azot fiksasyonu (Rhizobium aşılaması) bitkinin azot ihtiyacının belirli bir kısmını karşılayabilir.Böylece,azotlu gübre girdisi azaltılarak net kar artırılmış ve potansiyel çevre kirlenmesi riski belli ölçülerde azaltılmış olur.
AZOT FİKSASYONU NEDİR?
Kısaca atmosferde bol miktarda bulunan moleküler azotun amonyum formlarına indirgenerek bitkiye yarayışlı duruma geçmesine azot fiksasyonu denir.Sadece bazı bakteriler (Rhizobium,Clostridium,Azotobacter,Klebsiella,Bacillus,Amylobacter),mavi-yeşil algler (Anabaena,Nostoc,Calothrix,Oscillatoria) ve mantarlar (Mycorrhiza) atmosferdeki bu azottan doğrudan yararlanabilmektedir.Bunlardan Rhizobium spp. Bakterileri konak seçici olup,Leguminocae (baklagiller) familyasındaki bitkilerle birlikte bulunur ve bu bitkilerin köklerinde nodüller oluşturarak azot fiksasyonunu gerçekleştirirler.Dünyada ve ülkemizde nüfus hızla artmakta ve azotlu gübre üretmek için gerekli enerji kaynakları azalmaktadır.Dolayısıyla biyolojik azot fiksasyonunun değeri giderek anlaşılmaktadır.
Baklagillerde azot fiksasyonu,Rhizobium bakterileriyle olan simbiyotik ilişki sonucunda oluşan ve nodül denilen yumrucuklar vasıtasıyla yapılmaktadır.Bu sayede baklagiller,hem kendi ihtiyacı olan azotu karşılamakta hemde kendinden sonra ekilecek bitkiye azot bakımından zengin bir toprak bırakmaktadır.Sarıoğlu ve ark.(1993) biyolojik yolla bağlanan azot miktarının yılda yaklaşık 175 milyon ton olduğunu ve bunun % 50 sinin baklagil-Rhizobium birlikteliği tarafından sağlandığını bildirmektedir.Dünyada fotosentezden sonra en önemli olay kabul edilen azot fiksasyonu,ekologlar,bitki fizyologları ve ziraatçılar tarafından üzerinde en çok çalışılan konulardandır.Azot fiksasyonu genel olarak üç yolla gerçekleşmektedir.
1—BİYOLOJİK OLMAYAN AZOT FİKSASYONU
Azot atmosferden biyosfere yağmur sularıyla çözünmüş olarakta geçer.Yağmur sularındaki azot formu amonyum ve nitrat olmasına rağmen,albuminoid azot olarak da bilinen ve atmosferde süspansiyon halinde bulunan toz tanecikleri ve koloidal organik artıklardaki organik azot gibi çeşitli azotlu bileşiklerde bulunmaktadır.Atmosferdeki azot gazı ,doğal hava olayları (şimşek,yıldırım) sonucunda bitkilerin kullanabileceği azot formuna dönüşür ve bitkiler azotu bu yolla temin eder.Bu şekildeki azot fiksasyonu diğerlerine göre daha azdır.
Simbiyotik azot fiksasyonu özellikle baklagillerle ortak yaşayan Rhizobium bakterileri yapmaktadır.Simbiyotik yaşayan bu bakteriler “konukçu “ denilen baklagilin kökleri üzerinde yaşarlar.Bakteri bu konukçu bitkiden kendi ihtiyacı olan karbonhidratları alırken, havadan aldığı azotu konukçuya verir.Karşılıklı işbirliği esasına dayanan bu yaşam biçimine “simbiyotik yaşam “
denir.Rhizobium bakterisi konukçu bitki üzerinde nodül denen yumrular meydana getirir ve bu
yumrular içerisinde azot fiksasyonu yapar.(RESİM-1) Her bitki kendine özgü bakteri istemektedir.
Rhizobium bakterilerinin toprağa fikse ettikleri azot miktarı ortalama 200 kğ/ha/yıl dır.Bu miktar,bitki iyi bir gelişme gösterirse ,azot fikse etme gücü yüksek şuş ile simbiyotik yaşama
girerse ve toprak azotlu gübre bakımından fakir ise 500 kğ/ha/yıl değerine kadar çıkabilmektedir.Görüldüğü gibi baklagillerle 1 hektarlık toprağa bir yıl içerisinde yaklaşık olarak
200-500 kğ arasında azot kazandırılabilmektedir.Rhizobium cinsi bakteriler Rhizobiaceae familyasına dahildirler.Bunlar genetik olarak farklı,fizyolojik olarak heterojen bir grubu oluşturur-
lar.Rhizobiumlar çok düşük oksijen varlığında da gelişebilen bakterilerdir.Optimum gelişme sıcaklıkları 25-30 C0 dir, gelişme PH ları 6-7 arasındadır.Rhizobium bakterileri henüz araştırmacılar tarafından sınıflandırılmamıştır.Sınıflamada esas olan baklagil çeşitlerinde nodül oluşturma yeteneğidir.Buna göre ; aşağıdaki bakteriler baklagilleri enfekte ederek nodül oluştururlar.
Rhizobium leguminosarum:Bezelye,mercimek,fiğ
Rhizobium phaseoli: Fasulye
Rhizobium trifoli: Üçgül yonca
Rhizobium meliloti:Yonca
Rhizobium lupini:Bakla
Rhizobium japonicum:soya,börülce,yer fıstığı
Rhizobium cicer:Nohut
Baklagillerden toprağa azot kazandırılması isteniyorsa, baklagiller tam tohuma durdukları zamanda toprağa karıştırılmalıdır.Baklagil bitkileri münavebeli olarak dikilmelidirler,kendinden sonra gelen bitkilerin verimini artırır.Özellikle çok derinlere giden baklagil kökleri toprağın yapısını iyileştirir.
Günümüzde,Rhizobium aşı uygulamaları ,Avrupa ve Amerika’ nın yanı sıra önemli fasulye
üreticilerinden olan Meksika ve Brezilya’ da da yaygındır.Simbiyotik azot fiksasyonunun yeri intensif tarımda oldukça sınırlıyken,extensif tarım için pek çok fırsatlar ortaya çıkmaktadır.
Gelişmekte olan çoğu ülkede,azotlu gübrelerin kullanılabildiği yüksek gelir getiren ürünler hariç tutulursa,azot fiksasyonu baskın azot girdisi olarak tarım sistemlerinde kullanılmaktadır.Bu tür
bir tercih gübre fiyatlarının pahalı olması,Pazar değişiklikleri ve düşük ya da düzensiz yağış nedeniyle azotlu gübre kullanımı ekonomisinin etkilenmesi sonucu oluşmaktadır.Örneğin,
Döberiener et ark. (1995) Brezilya ‘da baklagil ve ilişkili azot fiksasyonu yoluyla yılda 1.8 milyar dolardan daha fazla ek gelir sağlandığını hesaplamıştır.Bu yüksek rakama ulaşılmasının arkasında ,azot fiksasyonu üzerinde,özellikle de Dr. Döberiener’in laboratuarında yıllardır devam eden çalışmaları yatmaktadır.Türkiye’ de bu konuda çok fazla bir araştırma yapılmamıştır,yeni
yeni bazı Üniversitelerimizde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.
Bir rizosfer bakterisi olan Azospirillum’ un bitki gelişmesi üzerindeki olumlu etkileri arasında,bitkilere İndol asetik asit (İAA), giberellin ve sitokinin gibi fitohormonlar vermesi (Patten and Glick,1996; Rademacher-1994) azot fiksasyonu (Boddey and Döberİenier,1988), nitrit oluşumu (Bothe ve ark,1992), bitki gelişmesindeki genel iyileşmeler (Fallik ve ark,1994),
ve mineral alımının artırılması (Bashan ve ark.,1990) sayılabilir.Fasulye çeşitlerinde Azospirillum
ve Rhizobium aşılaması nodülasyonu ve bitki gelişmesini daha fazla artırmıştır.Ayrıca Baklagillerde bakteri aşılamasının vejetatif gelişme,kuru madde oluşumu,dane verimi,nodül oluşumu,nodül ve danede azot içeriğini etkilediği bir çok araştırıcı tarafından ortaya konmuştur.
(Doğan K.,2007)
İLETİŞİM
Hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için hemen iletişime geç.