EKOLOJİK TARIMA BAKIS
EKOLOJİK BAKIS AÇISIYLA BAKTIĞIMIZDA TARIMIN ÖNEMİ
Günümüzde çevresel kirlilik ekolojik dengeyi gitgide artan bir düzeyde tehdit eder hale gelmiş, canlıların
sağlığı ve geleceği tehlike altına girmiştir. Endüstri yanında, üretimin artırılmasını, daha kaliteli ürünlerin elde
edilmesini amaçlayan tarım kolu, yoğun pestisit ve sentetik gübre kullanımıyla bu kirlenmede önemli bir yere sahiptir.
Tükettiğimiz bir çok gıdanın içerisinde bu maddelerin kalıntılarına rastlanmaktadır. Sorunun ciddiyetini kavrayabilen
toplumlar çözümün yine doğadan geleceğine inanarak doğayla dost ve ona saygılı üretim sistemleri olan, özü tüm
canlılara saygıya dayalı “organik tarım” yada “ekolojik tarım” denilen üretim sistemlerini geliştirmişlerdir. Bu üretim
şekilleri doğal dengenin tahrip olmasını önlemek ve kaybedilenlerin mümkün olduğunca yeniden kazanılmasını
sağlamak amacıyla Avrupa Birliği ve FAO tarafından alternatif üretim yöntemleri olarak kabul edilmiştir.Ürün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan diğer işlemlerde kimyasal madde veya tarım ilacı kullanılmadan yapılan tarım “organik tarım”(Ekolojik Tarım) olarak tanımlanır.
Organik (ekolojik) tarım, belirli kural ve gereklilikler çerçevesinde yapılan ve doğayı sömürmeyen sürdürülebilir tarım yöntemidir.Organik tarım tanımlamalarının çoğunda bu sürdürülebilirlik kavramı ön plana çıkmaktadır. Sürdürülebilir tarım kavramı genel olarak yalnızca doğal kaynakların uzun vadede korunması ve verimliliklerinin garanti altına alınması ile kalmamakta; ekonomik, sosyal ve ekolojik açıdan dengeli tarım sistemini ifade etmektedir (Francis ve Youngberg, 1990). Diğer taraftan, organik tarımda çiftlik tüm unsurlarıyla (çiftçi, toprak, organik materyaller, iklim, bitkiler, hayvanlar vd.) birlikte, bir bütünü oluşturmak için etkileşim halinde olan ve yaşayan bir organizma olarak görülmektedir (Lampkin, 1990). Bu yüzden organik tarımı, üretimde kullanımı yasaklanan veya izin verilen girdiler ile tanımlamak yerine; üretime “bütünsel” (holistic) bir yaklaşım olarak görmek gerekmektedir.
Ancak, uygulamada organik tarımı diğer sürdürülebilir tarım sistemlerinden (alternatif, biyodinamik, yeniden üretken, düşük dış girdili vd.) ayırmada, organik olmayan (inorganik) gübreler ve sentetik tarım ilaçlarının kullanımından kaçınma unsuru kullanılmaktadır. Özellikle pazarlama sistemi açısından, organik tarımı diğer sistemlerinden ayırt eden en önemli faktörler arasında yasal standartlar, kontrol ve sertifikasyon işlemleri sayılabilir (Tate, 1994; Lampkin, 1996; Demiryürek, 2000).Organik tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir.Üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Ekosistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermektedir.Günümüzde insanın sağlığı ile oynamamak ve organik ürün yetiştirmek için tarımda gereken önem ve çalışmalar yapılıyor olması gerekiyor. Ayrıca tarımsal alanda organik tarımı teşvikler ile desteklendiği görülüyor. Yurt dışından ucuz ithal edilen hormonlu gıdalar ve organik olmayan ürünlerin insan sağlığını ne kadar çok tehdit ettiğini biliyoruz.
Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların, gerekse gübrelerin bilinçsizce kullanımı bitkisel üretimde artışın yanında kalitesiz ve insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toprağın derinlerine sızan fosfor ve nitrat, tatlı su kaynaklarına ulaşmakta bu da insan, evcil hayvan ve yaban hayatı açısından ciddi problemlere yol açmaktadır. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır.
Hollanda'yı ele aldığımız zaman;Hollanda haritada toprak parçası olarak Konya ilimizin büyüklüğü kadardır.Hollanda'nın tarımda kullanmıs olduğu ilaç Ülkemizin kullandığı ilaç miktarından daha fazladır.Fakat analiz sonuçlarında kalıntı(rezidü) bizden çok azdır.Bu demektir ki bilinçli mücadele ve kalıntı,hasat süresi takibi incelendiği zaman Hollanda bizden çok çok öndedir.Ülkemizde yetien bazı ürünler Avrupa ve Rusya'dan geri gelmektedir.İlaç ve Nitrat kalıntısından dolayı.
Organik tarım, ilk kez Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde başlamış ve daha sonra diğer ülkelere yayılmıştır. Organik tarıma olan ilginin artması ise çevre ve sağlık ile ilgili endişelerin artması ve sosyo-ekonomik koşulların gelişmesi gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Organik tarım ve gıda ürünlerine tüketici talebinin artması sonucu organik tarımı benimseyen çiftçi sayısı da doğal olarak artmıştır. Bu talebin büyümesi aynı zamanda uluslararası ticareti de geliştirmiştir. Kendi ülkelerinde organik ürünler için iç pazar ve talep olmadığı halde bazı ülkeler, Avrupa’da yetişmeyen ve talep edilen organik ürünleri üretmeye ve ihraç etmeye başlamışlardır.
Ege Bölgesi, Türkiye’de organik tarımın ilk olarak başladığı yöre olmakla birlikte, halen organik üretim ve ihracatının önemli kalemlerin başında gelen kuru üzüm ve kuru incirin üretim merkezi olması nedenleriyle organik tarımda en önemli bölge konumundadır. Ülkemizde organik tarım, geleneksel ihraç ürünlerimizden kuru üzüm ve kuru incir ihracatı ile başlamış ve daha sonraki yıllarda hızla gelişme göstererek 2013 yılı verilerine göre hammadde bazında 213 ürüne ulaşmıştır. Ürün sayısı, bu hammaddelerden elde edilen işlenmiş ürünlerle birlikte düzenli bir artış göstermektedir. Başlangıçta organik tarımın gelişmesine yardımcı olan kuru ve kurutulmuş meyveler ile organik pamuk pazarında Türkiye halen lider ülkeler arasında yer almaktadır. Son yıllarda destek politikaları ve sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla iç pazarda Ekolojik ürünlere olan ilgi de artış göstermektedir. Bu anlamlı artışa organik semt pazarları önemli bir katkı sağlamıştır (Anonim, 2015).
Organik üreticilerinin % 39’u, organik üretim alanlarının % 29’u Ege bölgesinde yer almaktadır. İller bazındaki organik işletme sayılarına bakıldığında 2.775 üreticiyle Aydın’ın ilk sırada yer aldığı görülmektedir. İkinci sırada ise 1.085 üreticiyle Manisa, üçüncü sırada ise 947 üreticiyle İzmir gelmektedir. Üretim alanı olarak ele alındığında 14.345,22 hektar alanla en büyük organik üretim alanı Aydın’da bulunmaktadır İhracatımızın yapıldığı ülke sayısı ise 32 olup, AB ülkeleri en önemli ihraç pazarlarımızı oluşturmaktadır. AB ülkeleri dışında, Kuzey Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada ve Japonya’da ülkemiz için çok önemli pazarlardır. Türkiye’de organik ürün ihracat değerlerinin 2014 yılı ETO verilerine göre 350-400 milyon USD civarında olduğu belirtilmektedir (Anonim, 2015).
Organik Tarımın Amacı Nedir?
Hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmak,
İnsana ve çevreye dost üretim sistemlerini geliştirerek uygulamaya koymak,
Üretimde ürün miktarının artması değil, temiz ve kaliteli gıda üretimin sürekliliğini sağlamaktır.
Organik Tarımın Faydaları Nelerdir?
*Kaybolan doğal denge yeniden sağlanabilir,
*Kontrollü, sertifikalı ve insan sağlığına zararsız ürünler üretilir,
*Toprak verimliliği artar,
*Toprak, su kaynakları ve havayı kirletmeden çevre, bitki hayvan ve insan sağlığı korunur,
*En önemlisi ise ürün kalitesi artar.
Organik tarımın geçmişi 20. yüzyıla dayanmaktadır. Zira çevre bilinci ve ozon tabakasındaki incelme ve dünya geleceğinin tehlikeye girmesi gibi konular gündeme gelmiştir.
*Neden Organik Tarım Yapmalı?
*Gelecek nesilleri korumak,
*Kimyasalların insanlar, çevre ve hayvanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak,
*Toprak verimliliğini ekolojik koşulları göz önüne alarak doğal yollarla uzun dönem için sağlamak,
*Toprak ve genetik kaynak erozyonunu önlemek,
*Su miktar ve kalitesini korumak,
*Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak ve enerji tasarrufu yapmak,
*Üretici ve tarımsal işletmelerde çalışan insanların sağlığını korumak,
*Küçük çiftçilerin güvenliğini üretim döngüsü veya gelir düzeylerini arttırarak sağlamak,
*Ekonomiyi desteklemek,
*Sağlıklı ve besin kalitesi yüksek ürün elde etmek.
Organik Ürünler
*Renklendirici kimyasal madde kullanılmadığı için, marketlerde yer alan ürünlerden daha farklı (doğal) renktedir.
*Ürün doğal koşullar altında yetiştirildiği için dalında erken olgunlaşıp körpeliğini kaybedebilir.
*Eşit büyüklükte ve göz alıcı olmayabilir.
*Soğuk hava depolarında bekletilmeden ve dondurulmadan sevk edildiği için taşıma esnasında zarar görebilir.
*Genetik organizması değiştirilmediğinden sertliği ve dayanıklılığı daha az olabilir.
*Her aşaması kontrollü üretildiğinden ürün sağlıklıdır.
*Diğer gıdalara göre daha lezzetlidir.
*Doğal kokusu ve tadı vardır.
*Genellikle ürünler mevsimine uygun olarak yetiştirilir. Hiçbir katkı maddesi kimyasal kullanılmaz.
*Diğer gıdalardan daha fazla C vitamini, kalsiyum, demir ve ayrıca krom gibi mineral, enzim, mikro besleyiciler ve kanserle savaşan antioksidanlar içerir.
İLETİŞİM
Hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için hemen iletişime geç.